28 Temmuz 2013 Pazar

İstanbul Akvaryum


Geçenlerde methini çok duyduğumuz İstanbul Akvaryum'a gidelim dedik.
Fotoğraf makinemi götürmediğim için çok fazla kaliteli fotoğraflar çekemedim, telefonumdan çektiğim kadar sadece. O nedenle genel izlenimlerimi aktaracağım.

Burası Florya'da yer alıyor. Anadolu yakasında yaşayıp ilk kez gidecekler için özellikle belirtmek istediğim noktalar var. Uzunçayır'dan metrobüse bindik ve Florya durağında indik. İndikten sonra üst geçide çıktığınızda sağ tarafa yönelmelisiniz, orada taksiler var onlar sizi ulaştıracaktır, tahminen 12-15 TL arası tutacaktır. Yürünecek kadar kısa mesafe değil ama arabayla en fazla 10 dakika gibi kısa bir sürede ulaşacaksınız. Aqua alışveriş merkezi ile yanyana.

Akvaryum girişinde çeşitli fiyat alternatifleri var, ekstra ücretle satın alabileceğiniz kısımları dahil paket olarak alabilirsiniz bu şekilde bir tanesi bedavaya geliyor gibi oluyor. Biz Ayna Labirenti+5D sinema+İstanbul Akvaryum gezisi 40 TL olandan satın aldık. Siz buradan kendinize uygun olanı seçebilirsiniz. Standart giriş ücreti yetişkin 35 TL. Gezi sonrasında bu parayı hak edip etmediğini tartacak olursak değmediğini, azami rakamın 15-20 TL olması gerektiğini düşündüm. Pahalı olmasının nedeni sanırım balıkların beslenme masraflarıdır. Bir çok köpek balığı vardı mesela. Beslenme masrafı, suyun temizliği ve daha bir çok masrafları vardır.

Karadeniz suları ile başlayıp ülkemizin diğer bölgelerinde yaşayan balıkları ve buna benzer bilgileri görüyoruz ve öğreniyoruz. Duvarlara boylu boyunca o bölgeye has bilgileri yazmışlar ama durup öylesine upuzun bir yazı okumak sıkıcı oluyor açıkçası. Her yazıyı durup uzun uzadıya okumaya mı geldik balık görmeye mi? Öyle olsa açar ansiklopediden bakardım. Kulaklıklar var ama biz almadık. Daha mistik bir hava oluşturabilirlerdi veya uzun bir fanusun içerisinden balıklara baka baka, yürüyen bant üzerinde ilerleyebilirdik. Çok fazla Arap vardı, Türk yoktu diyebilirim hatta. İlerlemedikleri için arkalarında bir yığılma oluyordu. Neyse onlardan uzaklaşmaya çalışarak bakına bakına ilerledik. En çok Cebelitarık boğazı hoşuma gitti, daha önce orası hakkında çok bilgi sahibi değildim. Bir de Amazon ormanları var, buranın nemli havası, yılanlar, akrepler vs.de güzel olmuştu.

Ayna labirenti çok zevkliydi, hangi yoldan gideceğinizi kestiremiyorsunuz. Yanlış yola girerseniz dikkat edin bir kaplan üzerinize atlayacak kıvamda kükreyip sizi korkutabilir. Yalnız çok kısa sürüyor tabi çocuklar yollarını bu kadar çabuk bulamayabilirler.

5D sinemada fena değildi. Genel olarak çocuklara hitap eden bir yer olduğunu düşünüyorum. Yeğeninize, çocuğunuza güzel vakit geçirebilirsiniz ama sevgilinizle, eşinizle çokta eğlenceli vakit geçireceğinizi sanmıyorum.

İçeri girişte bir kız düz bir tahtanın önünde fotoğraf çekmek istedi, istemiyoruz dememize rağmen çok ısrar etti ve ağzında bir şeyler geveledi, bizim duyabildiğimiz kadarı ile arada bir ücretsiz kelimesi geçti. Meğerse "kelime oyunu" yapıyorlarmış bize. Çıkışta fotoğrafların alındığı bölüme uğradık, mağazaya girmeden evvel bir önceki yer. Çocuk bize alternatif ücretleri anlatmaya başladı hızlı hızlı. Ücretsiz demişlerdi dedim, ne dese beğenirsiniz? Çekim ücretsiz! Orada dikilmek için para mı verecektim sanki... Fotoğraf alacağım varsa da enayi yerine konmak insanın moralini bozuyor.
Sanki 35 TL.yi veren burada her şeye para saçar mantığı vardı. Herşey bir iki kalem daha pahalı zaten. Hele ki mağazadan ufak oyuncak alalım bebişimize diye bakındık, avuç içi kadar penguene 17 TL diyorlar. Çocuğunla girdiğinizi düşünsenize :) dışarı çıkmak içinse bu mağazadan geçmeniz gerekiyor.

Dönüşte Akvaryumun önündeki duraktan Eminönü otobüsüne bindik. İki saat boyunca içeride yürüdüğünüz için farkında olmadan yoruluyorsunuz. Yandaki alışveriş merkezinde oturup bir şeyler atıştırabilirsiniz böylece dinlenmiş olursunuz.

Benim izlenimlerim bu şekilde,
İyi gezmeler
 

Hiç yorum yok: