27 Ekim 2013 Pazar

Baby shower yapmalı mı, yapmamalı mı?

Baby shower yapmalı mı, yapmamalı mı? Üzerimde ciddi bir üşengeçlik var bu konuda. Açıkçası hevesim yok desem daha doğru olur. Bebiş doğduktan sonra 40 mevlüdü akabinde de diş buğdayı var. Özellikle 40 mevlüdünü bir kaç kerede yapmayı düşünüyorum çünkü çağıracak çok fazla kişi var, birbirlerini tanımayanları ayrı ayrı gruplandırmak gerekecek.

Baby shower'ı Türkçeye "bebek ıslatması" olarak çevirebiliriz. Yalnız Amerika adetlerine göre bu partinin düzenlenme amacı ile Türkiye'deki dönüşmüş olduğu hali çok farklı çünkü arada belirgin kültür farklılıkları bulunuyor. Bizler hediye kabul ederken dahi sıkılan, daha çok vermeyi seven insanlarız. Baby showerin asıl amacı, parti bahanesi ile bebeğin ihtiyaçlarının toparlanması. Amerika'da, anne adayı bir bebek mağazasında bebeğin ihtiyaç listesini oluşturuyor, partiye gelecekler de bu mağazaya gidip listeden kendi keselerine uygun hediyeyi satın alıp partide anneye veriyorlar. Bunun yanında partiyi anne adayının yakın arkadaşları organize ediyor, anne için tamamen sürpriz bir parti oluyor, Türkiye'de anne bizzat kendisi hazırlıyor :)

Diğer yandan pintereste falan bakıyorum dünya kadar parti fikirleri var, gördükçe hevesleniyorum. Hani arkadaşlarımı da bir araya toparlarsam bana da moral olur diyorum, eee vücudumun nasıl ağırlaştığını da düşününce onca hazırlığı nasıl yapacağım diyorum :)

Anlayacağınız kafa karışıklığı yaşıyorum. Ne yapsam bilemiyorum... 
İmdaaaat yardım eddiiiinn :)


















fotoğraflar pinterest

Yerçekimi/Gravitiy






Bugün Imax deneyimi yaşamak için Cinemaximum İstinye Park'ta aldık soluğu. Aslında amacımız Yerçekimi filmini izlemekti. Film 3 boyutlu, yorumlarda özellikle Imax ile izlenmesi gerektiğinden bahsedilmişti. Hatta film imax için çekilmiş falan dediler. Uzun zamandır imaxi merak ediyorduk, bize de bahane oldu

Imax nedir? İngilizce açılımı image maximum. Ekranda beyaz perde yerine dijital bir ekran bulunuyor. Bugüne dek izlediğiniz üç boyutlu görüntüleri, high definition görüntüleri ve aklınıza gelen diğer her şeyi unutun, tamamen bambaşka cam gibi bir görüntü ve deneyim.

Film boyunca filmin ana karakteri sanki sizmişsiniz gibi içerisine alıyor sizi. Bunun nedeni çekim tekniklerimi yoksa yukarıda bahsettiğim imax deneyimimi onu tam ayırt edemedim açıkçası. Ama siz ne yapın ne edin bu filmi imax ile izleyin. Maalesef Türkiye'de 3 adet bulunuyor. Cinemaximum Ankara-Ankamall, İstanbul-İstinye Park ve yine İstanbul Marmara Park'ta.

Film içerisinde kısıtlı mekan, kısıtlı kişiler olmasına rağmen alıp götürüyor sizi. Konu itibari ile filmin tarzına "survivor" diyebiliriz. Bilim kurgu sayılmaz, macera değil, romantik, komedi veya dram da değil. 

Biz çok beğendik, kesinlikle tavsiye ederim.



18 Ekim 2013 Cuma

ne ka köfte, o ka ekmek

Herkesin bayramını kutlarım,

Bayramın 2. ve 3. günü memleketim Sakarya'daydık. Bayramın vazgeçilmezi aile ziyaretidir. Evlenene dek bayramları tatil, toplanma, kalabalık, curcuna olarak addetmiştim ancak büyüdükçe daha duygusal bakıyorsun olaya. Bayram, büyükler olmadan yalnız geçmiyor vesselam, kalabalık olunca anlıyor insan bayram olduğunu. Eski bayramlar nerede diyenlere de kızıyorum, eski bayramları arayacağına yenilerini kanlı canlı yaşat abicim!
Benim için bol ziyaretli, bol sarılmalı öpmeli, kavurmalı, baklavalı olsun yeter.


Dün Sakarya dönüşü soluğu Meşhur Köfteci Mustafa'da aldık. Şurada Islama Köfte yemeden Adapazarı'na geldim sayamıyorum arkadaş. Tabi Kurban bayramı olduğundan kapalı olur mu acaba falan derken baktık ki önünde kuyruk oluşmuş insanlar içerisinin boşalmasını bekliyorlar sabırla. Biz nasıl olduysa beklemedik, daldık içeri beş kişilik bir masanın boşaldığını gördük ve oturduk hemen, yanımıza da başka bir çifti yerleştirdiler, aynı masada yedik yemeğimizi. 

Mekan küçük, salaş bir yer. Islama köftenin bu dükkandan çıktığını ilk bakışta anlıyorsunuz zaten. Ekmeğini kırmızı toz biber, kemik suyu ile yapıyorlar ve köfte ile birlikte ızgarada kızartıyorlar. Yağlı gibi duruyor ancak yağlıdan ziyade ıslatılmış ekmek bence, bana direkt yağ tadı gelmiyor açıkçası. Köfteler de küçük ama lezzetli. Eskiden insanlar ekmeğini çok beğendiklerinden daha çok ilave etmelerini isterlermiş, usta da ekmekler tez elden bitmesin diye ne ka köfte o ka ekmek dermiş :)

Sadece köftesi değil tabi, burada ne yerseniz tadı damağınızda kalıyor. Ayranı, şırası, yoğurdu ve piyazı enfes. Piyazın içerisindeki saf zeytinyağının tadını alacaksınız zaten. Tatlı olarak manda kaymağı ile servis edilen kadayıf, kabak tatlısı ve kemalpaşa var ki yeme de yanında yat :)

İstanbul'dan günü birlik gidilesi hoş bir mekan, kesinlikle tavsiye ederim. Buraya en son iki-üç ay evvel annemle gitmiştim, karnım hafif çıkmış minnoş kendini belli etmeye başlamıştı o zamanlar. Dükkan sahibi yaşlı amca ne içersin dedi sonra dur dur sen yoğurt ye ben sana yoğurt getireceğim dedi ve sözü bana bırakmadan toprak bir kasede yoğurt getirdi. Çok yoğun olmadığı zamanlar sahiplerinin/çalışanlarının güler yüzünü ve sohbetini de görebilirsiniz.

Bana yoğurt getiren amca :)

Tekrar iyi bayramlar!

Fotoğraflar foursquare'den.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Çatlak Kremi Tavsiyesi

Doktorumuzun tavsiyesi üzerine Lierac Phytolastil çatlak kremini satın aldım. Eczaneye sorduğumda iki adedine 108 TL demişti ama yine de satın almadan önce internette bir araştırma yapmak istedim.
En uygun fiyata mamacim.com'da buldum. Bu siteyi daha önce duymamıştım ama gayet memnun kaldım, sipariş verdiğim andan itibaren bir iki saat içerisinde kargoya verdiler ve ertesi gün ürünüm elimdeydi. Başka ürünler satın alırken de buraya başvuracağım.

Kremi henüz denemedim fakat doktorumun dediğine göre ve kullanan annelerin yorumlarına baktığımda çatlaklar için kesin çözüm olduğunu düşündüm.
3. veya 4. aydan itibaren kullanmak gerekiyormuş, ben geç kaldım aslında ama bugüne dek hiç bir şey sürmemezlik etmedim, bebe yağı kullanıyordum.

Tavsiye ederim ^^